23 Şubat 2012 Perşembe

Rio De Jeneiro 4

GEZI NOTLARI   4              NOEL YEMEGI
24 Aralik Noel gunu benim acimdan oldukca farkli bir ortamda gecti. Hem ilk kez  yurt disindaydim, hem de ilk kez bir ailenin konugu olarak (Demir'in sevgilisi Claudia'nin evinde) Noel yemegine katildim. Hz. Isa 25 Aralik gunu dogmus oldugundan, yemek icin gece 24.oo'e kadar bekleniyormus. Ayrica bolluk ve bereketi simgelemesi acisindan olaganustu miktar ve turde yemekler yapiliyor. Claudia'nin annesi de gelenege uygun olarak cok guzel yemekler yapmisti ve tum yemek yapanlar gibi hepsini yememiz icin israr ediyordu. Bir de Claudia'nin Rio yakinlarinda kucuk yerlesim brimlerinde yasayan erkek kardeslerinin cok sirin uc kiz yegeni gelmisti. 14,13 ve 11 yasindaki kizlarin her biirsi baska bir renge sahipti. Ama tipki diger Brezilya'lilar gibi bunun renk ve ırk farki oldugunun farkinda bile degillerdi.
Kuba'da da karsilastigim bu durum en cok hosuma giden seylerden biri. Rio'da sokaklarda yuruken degisik irk ve renklerde o kadar cok kari koca, sevgili, kardes veya kuzen goruyorum ki... Pek ulkemin vatandasi olarak ne dusunsem ne desem bilemedim.. 


Demir,  Robert kolej mezunu, gemi muhendisi genc bir adamken 20 yil once herseyi geride birakip bu ulkeye yerlestigi icin Rio'da bir ay kalan bir daha Turkiye'ye donmek istemez gibi iddiali bir soz etmisti.Henuz bir ayimi doldurdugum bugunlerde simdilik artan hizla yerel hayata adapte oldugumu  soyleyemekle yetineyim.. Surekli olarak burda yasar miyim?  Sorusuna cevap verebilmek icin gerekli donelere sahip degilim. Eger sosyal bir rolum ve iyi dostlarim olsa, dililerini cok iyi konusabiliyor olsam o zaman olurdu. Cunku bu ulkede insan, Turkiye'dekinin aksine, herseyden once kendini rahatlamis hissediyor. Bunu tatile gelmis yabanci bir turistin rehaveti icinde degil, ulkedeki yumusak ve sicak ruh halini, irklarin ve kulturlerin harmonisini koklayan biri olarak soyluyorum.

Bununla birlikte gunluk gazeteleri takip edemedigim icin ulkenin gundemini siyasal ve sosyal olarak en cok ne mesgul ediyor, gazetler hangi konulari mansetlere tasiyor bilmiyorum. Bizim Turkish Daily news gibi ingilizce yayinlanan bir gazete varmi, bari onunla takip edeyim, diye sorusturdum ancak olumlu yanit alamadim. Sanirim internet uzerinden bazi kaynaklar bulacagim. Bu yuzden tamamen sokaktaki insana dayanarak kisisel sosyolijik gozlemler yapiyorum ki bunlar kacinilmaz olarak subjektif olacaktir. Ayrica, zaten kisi, yasami nasil algilamak istiyorsa oyle algilamakta, neyi gormek istiyorsa onu gormekte degil midir ? 
   
Turkiye'yi internet gazetelerinden  izlemeye calisiyorum.Yuksek gerilim hattina tutulmus bir toplumun  goruntuleri yansiyor uzaktan. Gazete haberleri 3-4 tane temel konu etrafinda dolanip duruyor durmadan. Benzetme yapacak olursam: yetiskin ancak erginlesemeyen bir bireyin, bogustugu sorunlarin  aslinda cocuklugundan kaynaklandigiini gorememesine, temel problem yerine problemin urettigi yan sonuclarla ugrasmasina benziyor. Bir turlu duygusalliktan cikip akil ve mantik surecini etkin kilamiyor, eriskin birey gibi davaranamiyor. Onun yerine kendi kendisi ile  ne kadar cok ovunurse ve problemin kaynaklarini ne kadar cok gormezden gelirse o kadar cok sorunlarin ustesinden gelecegini saniyor.

Copacabana Gunleri
Bu nedenle su an Brezilya'da bulunmak, ulke geriliminden uzun yillar fazlasiyla nasibini almis biri olarak, bir tur ruhsal tedavi islevi goruyor benim icin. Zira toplum catismali, ben de dogustan telasli ve aceleci  olunca ortaya elektrik enerjisine yakin bir enerji cikmisti. Surekli telas halinde, bir seyleri oldurma, bir yerlere yetisme, bir seyleri yetistirme cabasi icinde oldugumdan yavaslayip kendimi  hayatin akisina birakamadim bir turlu. Hizli ve dinamik bir toplumun aceleci bireyi olarak buraya hayati yavaslatma kursuna gelmis gibiyim. Ancak serde hiz olunca ani fren yapmis araba gibi sarsiliyorum ara ara. Yavasladim sanirken Rio'lularin yaninda ancak bir arpa boyu yol aldigimi goruyorum. Supermarkette elimde tek bir parca ekmek ile sirada bekliyordum. Tezgahtar kiz, kasa islemlerini bitirdikten sonra oldukca fazla sayidaki urunu tek tek acele etmeden torbalara yerlestiriyordu.(Hem kasa, hemde yerlestirme isini ayni kisi yapiyor) Kasa islemleri icin sabirla epeyce beklemistim. Hazir kasa isi bitmisken ve elimde tek bir parca varken Turk usulu  aradan cikarim diye dusunup odeme yapmak istedim. Kiz kibarca ama kararlica, eliyle ret isaret yaparak, hic istifini bozmadan 3-5 dakika daha paketlemesini tamamladi. Bana da yavaslamasini ogrenmek kaldi. 

Hayati kendi olagan ritiminde ve sakince, kendi ile barisik halde yasamak isteyen ve durduk yerde neselenmeyi ogrenmek isteyenler buraya kursa gelebilir. Ben azimliyim, kursumu basari ile tamamlayip donecegim evelallah. Her hastalik tedavisi gibi biraz zaman aliyor tabi ama olacak o kadar...

Burda bir cok yonden kultur soku yasiyor insan. Hele ilk kez gelindiginde felaket bir sok. Sonra zaman icinde alisiliyor. Buna ragmen kulturden kulture gecis kolay olmuyor. Hadi gelin de alisin bakalim durduk yerde dansa baslayan insanlara, yada gunesin batisini zafer cigliklariyla kutlayanlara. Bir Brezilya'linin dans etmesi icin muzik sart degil. Plajda, kumda yururken yada bir kafe gibi yerin onunde ayakta dururken  samba yapan, ozellikle kadinlari, gormek siradan bir olay. Gecen hafta Ipanema sahilinde gunesin batimini seyrederken, plajda toplanmis ayaktaki grup dikkatimi cekmisti. Boyle topluca nereye bakiyorlar diye ben de onlara bakarken biden tam batis aninda alkislarini ve cigliklarini duydum. Gunesin batisini ciglik ve alkislarla karsilayan baska bir toplum taniyor musunuz ? Bir de plajlarda kimselere aldirmadan elinden cimbizi ile bacak  tuylerini temizleyen kadinlar gormeye de yavas yavas alisiyorum da, sevgili vatanima geri dondugumde ne olacak bilmiyorum. 

Kendini gerceklestirmek bir yana, kendini ifade etmeyi bile beceremeyen, hep "baskasi ne der" e endeksli hayatlar kuran, ustune ustluk surekli bir gerilim hattinda yasayan toplumun bir ferdi olarak Brezilya'li gibi yasamaya gecis yapmak kolay mi saniyorsunuz. Rio'da bana en iyi gelen sey: aksam ustleri gunes batmaya yakin Copacabana sahillerinde dusuk tempoda, ilik okyanus dalgalari ve hafif ruzgar esliginde yuruyus yapmak. Bir de Kiosk denilen sahildeki plastik sandalyeli yerlerde otutup Coco(hindistan cevizi)  yada  meshur SKOL birasi icerken "sivil tiplum gecit torenini" izlemek. Rio denince gorsel zihnimin cagristirdigi manzara bu.

Bu sahil hakikaten gorulmeye deger. Kilometreler boyunca yuruyen, kosan, bisiklet suren, kopeklerini gezdiren  her yastan ama gercekten her yastan huzurlu insanlarla dolu. Caddenin kara tarafinda sira sira lux restaurantlar yerli, yabanci turistlerin isgali altinda. Genis ve uzun kumsaldan 50 cm . yukseklikteki sahil tarafi ise plastik sandalyeli 'kiosk' larla dolu. Ayni zamanda obek obek sokak saticilari gorev basinda. Gerci yeni yapilmis bazi lux acik hava yerleri mevvut olsa da bu kisimda lux yok. Dolayisiyla fiyatlar da  ucuz. Burda otururken veya plajda bos bira/cola tenek kutularini toplayan, ustleri baslari dokulen, cok yoksul cop toplayicilarina sikca rastlayabilirsiniz. Masaniza yanasip teneke kutu bos mu diye soruyorlar. Hatta gormuyorsaniz durtuyorlar bile. Ancak kmse onlari kovmayi ya da kotu davranmayi aklindan gecirmiyor. Hatta, eger son yudumlarini iciyorsa, adami veya kadini bekletip, ickisini bitirdikten sonra bizzat kendisi bos kutuyu veriyor.   

Bizde yasli insanlarin sokaga cikma yada eglence mekanlarina gitme kulturu neden  gelismemis acaba   diye dusunurum bazen. Burda 60-70 yasinda sabah yada aksam sahilde joging yapanlari, kumlarda  jimnastik yapan 60 yas grubu kadinlari gorebilisiniz. Yasli insanlarin ickili mekanlarinda eglenme kulturu Latin Amerika'da yaygin gibi gorunuyor. Gecen sene Buenos Aires'te Yusuf'la dolasirken muzigin ritmik cagrisina uyarak girdigimiz bir barda cogunlugu 50-60 yas olan kadinlarin nasil da coskulu dans edip eglendiklerini gormunce sasirmistik. Biz de hep sasiriyoruz yani...

Yazin gelmesi ile birlikte plajlar iyice dolmaya basladi.. Barra de Tjucu'dan LEME'ye kadar olan 30 km .yi asan sahilde yuzbinler denize girip gunesleniyor. Bir de Rio merkez disindaki sehir kalabaligindan uzak sakin ve guzel plajlari tercih edenler var. Esasen 7800 km .lik tum Brezilya sahilini dusunurseniz milyonlar denizde. Pazar gunleri ise tam bir curcuna. Bizim Cesme/Ilica plajinin kalabaligi ve insan manzaralalarinin cesitliligi bunun yaninda sonuk kalir. Yalniz guneslenme konusunda bir  tuhaflik var gibi geliyor bana, ama "cekim yasasi" ni dusununce anliyorum. Renk harmonisi olarak en beyazdan en sihaya kadar cok cesit renk ve ton var. Plajlar, sokaklar gibi irklarin gecit torenine sahne oluyor. Semsiyeye ihtiyac duymadan gunes altinda kalip en cok bronzlasmak isteyeneler rengi en siyah olanlar. Beyaz tenliler genellikle gunesten kacarken siyah tenliler saatler boyu kizgin gunes altinda brozlasmak icin yaglanip yatiyor. Iste cekim yasasi bu diye dusunuyorum.  Gunes teni daha cok siyahlastiriyor, Siyahlar daha cok gunese kosuyor. Yani siyah irk ile gunes arasinda bir cekim yasasi var.

Burda dikkatimi ceken seylerden birisi de: çok genç yastaki annelerin coklugu. Elinden tuttugu minicik cocugu ile gezinen, otobuse binen, plajda guneslenen, yada birseyler satan 15-18 yas arasinda o kadar cok genc anne kadina rastliyorum ki.. Bunun daha cok alt gelir gruplarindaki sosyal siniflarda yaygin oldugu soylendi. Ancak her sosyal siniftan hamile kadinin doguma oldukca yaklasmis sisik karinlarini gururla sergilemesi de  bolca rastlanilan baska bir manzara. Herkes neredeyse yari ciplak gezindigi icin hamile kadinlar da dogal olarak ciplak sisik karinlari ile dolasip duruyor.

Ozellikle genclerde gordugum baska bir sey de dislere tel taktirilmasinin yayginligi. Disleri bizden daha bozuk bir toplum degiller tabii... Normalde butun toplumlarda disler pek duzgun olmazmis. Ancak buurada insanlar kendileri icin yasamayi sevdiklerinden dislerinin guzelligine fazlaca onem veriyorlar.         
   
Sehir merkezi,
Rio denilince tabi akla ilk once Copacabana ve Ipanema geliyor. Hatta bazilari muhtemelen Rio'nun buralardan oldugunu dusunebilir. Hem bu bolgeler hemde Lebnon, Barra de Tcuca gibi diger bildik semtlerin neredeyse tamami modern bina ve apartmanlardan olusuyor.Tarihi bina isitisnai olarak gorulebilir. Rio'nun tarihi ve kulturel mekanlari gormek, dokuyu hissetmek  icin mutlaka CENTRAL/CENTRO denilen sehir merkezine gidilmesi gerekir. Bir gezgin icin oralarin gorulmemesi buyuk eksiklik sayilir.

Kisa sureli gelenlere bu bolgelere bir kac saatlik kus bakisi tanitim turlari yapilsada bunlar tadimlik olmaktan oteye gecmez. Cunku tarihi ve kulturel dokuyu hissetmek, koklamak isteyenler icin buralar bulunmaz nimet. Benim en cok hoslandigim sey yeni gittigim bir kenti yuruyerek dolasmak ve sokaklarinda kaybolmaktir. Kostur kostur telas icinde yapilan kisa tanitim turlarindan pek keyif almam bu nedenle. Tarih ve kultur meraklilari bu bolgelerde saatler hatta gunler gecirebilir, sokalarinda kaybolarak sehrin  gercek tadini cikarabilirler. Metro'ya binip "Carioca" veya "Cinelândia" "Uruguaiana" duraklarindan birinde inip sehri yaya dolasmak en iyisi. Kaybolma riski hemem hemen yok gibi. En kotu ihtimalle en yakin metro istasyonunu bulup geri donebilirsiniz. Muzeleri, kliseleri, katedralleri, sanat galerileri, belediye binasi ve parlamentosu gibi pek cok onemli yerlin bulundugu CENTRO'ya ulasim da cok kolay. Sehrin her yonunden sehir merkezine hic durmaksizin giden belediye otobusleri bulabilirsiniz. Biletcinin icerde bilet kestigi  otobuslerin bir kismi klimali. Klimasiz olanlarin tek yon ucreti  2.10 Real iken, ayni zamanda oldukca konforlu olan klimalilarin  ucreti gidilen mesafenin uzakligina gore 7-8 Real'e kadar yukselebiliyor. 
  
Copacabana'daki  en son metro duragi olan "Cantagalo" veya ondan bir onceki "Siquera Campos" duragindan binildiginde (2.10 real odeyerek) 10-15 dk.sonra merkeze ulasiliyor. Ben hizi ve rahatligi acisindan metroyu tercih ediyorum. Zira yogun trafik nedeni ile otobusler ayni bolgeye yarim saatten once gidemiyor. Bir de sehirde ulasimi saglayan  erkeklerin yanisira pek cok genc kizin basini camdan sarkitarak muavinlik yaptigi bildigimiz dolmuslar var.Onlarin da fiyati 2 Real civarinda.

Taksiyi tercih etmek isteyenler,20-25 Real odeyerek sahil yolundan ve hizli bicimde Copacabana ile merkez arasindaki yolu kullanabilir. Ipanema icinse bir 10 real daha ekleyeceksiniz.
  
Bu bolgede gorulecek yerler arasina mutlaka Praca IX(Quinze) (15.meydan diye cevrilebilir) ve onundeki 1 Mart ana caddesini mutlaka ziyaret etmelidir. Zira pek cok klise ve katedral gibi yerel parlemanto binasi da bu cadde uzerinde. Banco de Brasil'in kultur merkezi de bu caddeyi kesen bir sokak icinde bulunuyor. Brezilya'da demokrasi kulturunun isleyisini gormek acisindan fedaral devletein yerel paralemantosunu gezmenizi isterim. Hem mimari olarak harika bir yapisi var (ekte fotografii var) hem de halen parlemento olarak hizmet vermeye devam ettigi icin oturumlari izleme sansiniz olur.70 milletvekilinden olusan yerel mecliste otururuma kimin katildigini, kimin konustugunu, kimin hangi oyu verdigini isikli tabelalardan okuyabilirsiniz.Iki yil once gelisimde de durusmaya katilarak bir alacak davasi izlemis ve mahkemelerinin vatandaslarina hicte otoriter olmayan aksine yakin tutumunu gene sasarak izlemistim.     

"Cinelândia" metro istasyonunun hemen onundeki meydanda cafe veya restaurantlarin birinde kahve icmek yada yemek yemek mutlaka yapilacaklar listesinine alinmali. Kahvenizi Roma'daki meydanlari cagristiran gorsel havasi ile Belediye tiyatrosu, (Municipal Theater)Modern sanat muzesi (Museum of Fine Arts) Belediye kutuphanesinin doyumsuz goruntuleri esliginde icebilisiniz. Aradan 4 yil gecmesine regmen bu meydanin tadi damagimda kalmisti. Ilk geldigimizde Nail ve Yusuf ve Demir'le  yemek yedigimiz yeri bulmaya cailsirken  o meydanin bilmeden burasi oldugunu ogrenince cok sevinmistim.

Geme merkeze cok yakin "LAPA" denilen sutunlu kemerlerin bulundugu anntik bolgeyi  gormeden Rio'dan kesinlikle donulmemeli. Eski tek yada iki katli yapilarin cokca bulundugu bir alan.Geceleri ise bambaska bir alem. Ozellikle bir hafta sonu aksamini buradaki pub,dans kulubu yada benzer bir eglence mekaninda yerde gecirip yerel halkin coskusuna, samba yada disko muziklerine eslik etmenizi oneririrm.  http://www.ipanema.com/citytour/lapa.htm

Bir de korka korka gittigim "SANTA TERESA" yi korkmadan oneriyorum.  Eski yikik-dokuk evlerin oldugu Favela gibi  inisli cikisli dar sokaklari ile meshur bir semt. "Carioca" metro istasyonunda indikten sonra 100 metre ilerde DONDE diye isimlendirilen tramvayin kalktigi yere gidiyorsunuz. Eski troleybuslere benzeyen her tarafi acik tek vagonluk antika bir tranvay esliginde dar sokaklardan kivrila kivrila harika sehir manzarasinin bulundugu bolgeye cikmak cok eglenceli oluyor. Yeniden onarilip kultur kultur merkezi haline getirilmeye calisilan Santa Teresa da pansiyonculuk ta gelismeye baslamis. 

LAGOA denilen gol ve civari gorulmeye deger yerlerden. Bir de burda dunyanin en uzun noel agaci oldugu soyleniyor. Normal agac diye dusunmeyin, Metaldenm yapilmis ve geceleri harika renklerle isiklandiriolan bir noel agaci. Ben bu yapay agaca fazalaca bir anlam veremedim ama bir hikmeti varki Rio luluarin gozunde pek makbul. http://www.ipanema.com/citytour/lagoa.htm
   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder