GEZI NOTLARI 7 PORTO SEGURO
17 Ocak'ta Rio'dan ucakla Porto Seguro'ya geldim.
PORTO SEGURO, kelime anlami olarak "guvenli liman" demek. Asilnda Brezilya tarihi tam da bu bolgede basliyor. Poretkiz'li kaptan "Pedro Álvares Cabral"in gemilerinin 1500 lu yillarin basinda ilk ulastigi kiyiya sonradan "Santa Cruz de Cabrália" adini vermisler. Bolge bugun bile "Cabralia" diye biliniyor. Kaptan, acik denizde gemilerine sakin bir koy aradigindan 30 km. guneyde bir yer kesfetmis.
Iste ilk yerlesimin basladigi bu yere PORTO SEGURO demisler ve sonradan diger bolgelere yayilmislar. http://www.v-brazil.com/tourism/bahia/porto-seguro.html
Iste ilk yerlesimin basladigi bu yere PORTO SEGURO demisler ve sonradan diger bolgelere yayilmislar. http://www.v-brazil.com/tourism/bahia/porto-seguro.html
Porto Seguro, kuzeye dogru uzanan sahil cizgisinde Rio ile Salvador arasinda bulunuyor. Rio'ya olan uzakligi 1100 km.civarinda. Ekvator'a dogru yaklasildigi icin iklim Rio'ya gore biraz farklilik gosteriyor. Ozellikle kis aylari (Haziran-Temuuz-Agustos) daha ilik geciyor. Bu donemde hava sicakligi ortalama 20 derece civarinda seyrediyor. Yukari Natal ve Fortaleza'ya dogru ciktikca ekvator'a olan yakinlik arttigi icin yaz-kis ayrimi neredeyse kalkiyor ve sicaklik her zaman 25-30 derece.
Brezilya'da nufus, Rio'nun altindaki (guneyinde) Porto Allegre'den baslayip yukariya kuzeye Fortelaza'ya dogru uzanan sahil cizgisi uzerinde yogunlasmis durumda. Ancak Brezilya ekonomisi uzerinde cok onemli rol oynayan iki buyuk sehir, sahile birazcik uzak kurulmus. "Porto Allegre" sahilden 200 km, Sao Poulo ise 100 km iceride. Bu iki sehir ulkedeki sanayi ve ticaretin bel kemigini olusuruyor. Dolayisiyla bu sehirlerde daha organize ve modern hayatlar yasaniyor. Diger bolgeler ozellikle Bahia biraz ilkel kalmis. Basit ve dogal demek daha uygun olur belki. Bu nedenle ozellikle Sao Poulo'lar "biz calisip kazaniyoruz onlar yiyorlar" diye dert yaniyor.(istanbul gibi)
Ben, tabii ki BAHIA'yi gormedigim icin Rio'da hayat yavas akiyor diye yazmistim. Rio buraya gore is yogunlugu acisindan hareketli kaliyor.Tisortlere yazilan bir soz bu bolgeyi ozetliyor. "Eger icinden olur da calisma istegi gelirse bu istek gecinceye kadar bekle.." Herhalde bende bu ilkeye uydum ki, gezi notlarini yazmak icin bir turlu bilgisayar basina oturamadim. Neyse bu sefer calisma durtusunun gecmesini beklemedim.
Brezilya'nin butun bolgelerinden insanlar tatil yapmak icin Porto Seguro'ya hucum ediyorlar. Son 10-15 yil icinde sehir yeniden yaratilmis gibi ve her yil bir onceki yildan daha fazla turist gelmeye baslamis. Tabii gelenlerin ezici cogunlugu Brezilya'nin kendi halki. Sonra Arjantin'liler en sonra da ABD ve bati ulkeleri turistleri geliyor. Saniyorum su anda Porto Seguro'da bulunan tek TC vatandasi benim. Eger baska biri olsaydi mutlaka gorur veya isitirdim. Zira pek alisik degiller burada bizim memleketten insan gormeye. Benim "Turko" oldugumu duyunca sasirip kaliyorlar. Arapca mi konusuyorsunuz, kadinlariniz mayo giyiyor mu? diye soruyorlar. Turkiye'nin muhafazkar toplumsal yapisi olan ancak ayni zamanda modern bir memleket oldugunu. sabirla anlatmaya calisiyorum.
Normal zamanlarda nufusu 170.000 olan kucuk bir liman sehri.olmakla beraber Porto Seguro'yu ilce merkezinden ibaret dusunmek yaniltici olur. 70-80 km kuzeyine BELMONTE' ye, 80 km. guneyine CARAIVA'ya olmak uzere yaklasik 160km.lik bir alan icinde carpici ve sok edici manzaralara sahip yuzlerce kucuk yerlesim brimi ve plajlari kapsiyor.
Buralari goren bir dogasever hic dusunmeksizin hayatimin sonuna kadar bu cografyada yasarim diyebilir.
Ayni pansiyonda kaldigimiz emekli bir Alman pilotla tanistim.(Bu gezinin en guzel yanlarindan birisi de yasamim boyunca hic bir sekilde karsilasma sansimin olmadigi cok sayida farkli ulke insaniyla tanisip sohbet etmek) Dunyanin degisik ulke ve sehirlerinde yasamis, pilot olarak gorev yapmis Turkiye dahil gormedigi ulke yok diyebilecegim birisi. Tarih ve Antropolijye cok merakli olup antropoloji bilmeden insani ve gunumuzu anlamamiz mumkun degil diye dusunenlerden. Japonca dahil 4-5 dili rahatlikla konusuyor. Tam bir dunya vatandasi olan 70' li yaslardaki bu beyle sohbet ederken cok keyif aldim. Emekli olduktan sonra esi ile birlikte yasamak icin dogasi ve iklimi nedeniyle Brezilya'yi secmisler.Kis aylarinda ilik olmasi yuzunden de simdilik Porto Seguro'da karar kilmislar. Brezilya toplumu hakkindaki dusuncelerini sordugumda burada da yaygin olan yolsuzluk, rusvet ve turist kaziklanmasindan sikayet etti. Ancak madem ki yasamak icin bu ulkeyi sectim kosullarina ve kulturune saygi duyacagim diye de ekledi.
PORTO SEGURO, onbinlerce insanin eglenmek ve dinlenmek icin geldigi kelimenin tam anlami ile bir tatil cenneti. Eglenme, orantisiz bicimde,dinlemeye agir basiyor. Burda kitap okumakta zorlaniyorum. Eglence,gunduzleri baska geceleri baska bir kimliklerde ortaya cikiyor. Eyalet ve kultur degistigi icin muzik turunde de degisim soz konusu. Samba yerini LAMBADA'ya terk etmis. Ayrica AXE diye bilinen cok gurultulu bir muzik turemis ki kulaklara uzak. http://en.wikipedia.org/wiki/Ax%C3%A9
Ozellikle sehir merkezine 5 ve 7 km.lik mesafelerdeki "Toa Toa" ve "Axe moi" plajlari bu tur muzik ve eglencenin merkezi. Kumsalda birbirine birtisik semsiyelerin altinda plastik sandalyelerde guneslenenler, restaoranimsi bolumlerde plastik masa ve sandalyelerde tika basa yemek yiyenler "axe" muzik esliginde bagris cagris kendilerinden geciyorlar. Bos bir alanda toplanan agirligini genclerin lusturdugu yuzlerce tatilci sahnedeki animator ve danscilarla birlikte turbulansa girmis gibi sallaniyor.Ara ara dort bir yandan uzerlerine yuksekten fiskirtilan sularla da serinliyorlar. Oh ne ala memleket.
Zaten burada dert tasa diye bir sey yok. Hersey dinlenme, eglence ve dans uzerine kurulu.Yerel halkin calisma istegi gelirse ne ala. Bu nedenle isletme sahipleri calisma disiplini olmayan yore halkindan pek bir sikayetci. Bizim garsonlar buralara bir gelse dumanini attirir vallahi. Cok para kazanmak ve gelecek tasarlayan girisimciler icin Brezilya essiz firsatlar sunuyor. Zira burda her sey cok hizla gelisiyor. Sehirde Italyan kolonisi olusmus durumda.2-3 bin italyan yasiyor. Pek cogu gayrimenkul satin aliyor yada degisik yatirimlar dusunuyor. Mesela sehirde bir sinema yok. Kendi kendilerine eglendikleri icin sinema ihtiyaci dogmamis demek. Ancak simdi yeni yeni kentlesme kulturu ile birlikte bu ihtiyac ortaya cikmis. Aynen sergi ve sanata duyulan ihtiyac gibi. Bahia insani daha cok guduleri ile yasiyor.Geri kalmisligin pek cok ozelligi ilk anda goze carpiyor. Ancak bize gore biraz ilkel ve modern hayatin disinda gibi gorunse de cok naif bir yanlari var. Ayrica buralar cok modernlestiginde olusacak cevre ve iliski kirliligi de cabasi.
Gunduzleri plajlarda serinleyen turistler bu kez geceleri yemek ve eglence pesine dusuyor.
Cesit cesit eglence var. 10-15 km.lik bir alan icinde her gece degisik bolgede ve mekanda ozel partiler duzenleniyor. Akvaryum adasi olarak bilinen cok yakindaki bir yeri sadece eglence adasi yapmislar. Haftada bir yada iki aksam burada cesitli muzik ve dans gruplarinin esliginde partiler veriliyor. Tabi hepsi ucretli. Eglenenlere ulasim kolayligi saglamak icin de sabaha kadar otobusler ve feribotlar hizmet veriyor. Yilin her gunu acik olan limanin yaninda dans severlerin hucum ettig LAMBADA diye kulup var. Bilemedigim icin maalesef dans edemiyorum. Ancak izlemesi bile omre omur katiyor diyebilirim. Izlerken bile nefesini tutuyor insan. Kadinlari ve erkekleri ile bir butun olarak Brezilya'lilarin dansa o kadar yatkin vucutlari var ki sanki yag gibi kayiyorlar. Nefis estetik figiurler esliginde coskulu akan pinar gibi, trans halinde saatlerce durmaksizin dans ediyorlar.Dans ederek hayat buluyorlar sanki. Onlara baktikca toplum olarak iskaladigimiz ve iskalamaya devam ettigimiz hayatlara ic geciriyorum.
Kadinin danstaki ve dansin toplumdaki rolu ile bizim toplumda neden ifade hurriyetinin benimsenemedigi uzerine epey kafa yoruyorum bu nedenle.Turkiye'de ifade hurriyeti neden bir turlu gelisemiyor diye dusunurken birden kafama denk etti. Bunun sadece ifade hurriyetini yasaklayan kanunlarla ilgisi olamazdi. Olsa bile cok sinirli bir etkisi vardi. Mesele bu ozgurlugun toplumda yanki bulmamasi ile ilgiliydi. Zira toplumda boyle bir doku ve dolayisiyla talep yoktu.Yargi ve aile dahil ulkenin butun kurumlari otorite/biat kulturu ile donatilmis oldugundan bireyin esamesi bile okunmuyor. Bu nedenle kendini ifade edemeyen birey, baskalarinin kendisini ifade edememesi konusunda dogal olarak bir rahatsizlik duymuyor. Hatta baskasinin kendisini ifade etmesi kiskancliga yol aciyor. Kendini ifade edemeyen bireylerin toplamindan olusan toplum da dogal olarak boyle bir reflekse sahip olamiyor. Tersine ulkenin dinsel, kulturel, ailesel yapisi tamamen kisinin duygularinin ve dusuncelerinin baskilanmasi ve disa vurulmamasi uzerine kurulmus. Ola ki kisi kaza ile cok gulse, eglense yada mutlu olsa hemen uyarilmis .Ilaveten baskalarinin kendisi hakkindaki yargilari haddinden fazla onemsenmis. Digerlerinin dusunceleri kendisininkinden hep once gelmis. Kadinlar ise erkeklere gore bir kat daha baskilanmis. Sonucta fena bir tablo ortaya cikmis.
Iste bu yuzden Brezilya'da sevdigim guzel seylerden birisi de : insanlarin duygu ve dusuncelerini disa vurmada, kendini gerceklestirmede son derece ozgur oluslari. Kadinlarin giysisi ve dans edisi de bunlardan birisi. Isgal kulturu nedeni ile hiristiyanlik burda oldukca yaygin. Her mahallede "igreja" denilen kliseler var. Kliseye gidip hac cikaran, dua eden bir kadinin tanga bikini ile denize girmesinde ya da mini sortla erkeklerle yakin vucut temasi gerektiren danslar etmesinde kimse bir sakinca gormuyor. (Brezilya erkekleri macolukta bizden geri degil.) Yani basta kadinin kendisi olmak uzere kisiler kendilerini toplum,din yada aile baskisi altinda hissetmiyor.Kendisini ifadede sinirlamiyor. O yuzden dogru durust bir demokrasiye ancak son 20 yildir sahip olan Brezilya'da ifade hurriyeti sorunu yasanmiyor.
Izmir'den Brezilya'ya gelin gelen ve halen Sao Poulo da yasayan YASEMIN isimli bir kadindan roportojda iki toplumun karsilastirmasi istenmis.Iste YASEMIN'in cevabi: Burdaki en iyi sey: istedigin kisi olma ozgurlugu. Farkli oldugun icin kimse seni yargilamiyor. Ulkemde baskalarinin istedigi biri olmak zorundasiniz. Farkli olana adil davranilmiyor.Sosyal baski cok guclu.Burda kendimi ozgur hissediyorum ki bu iki toplum arasinda en carpici fark.
Porto Seguro'dan bahsedip te ARRAILA D'AJUDA' dan soz etmemek, hatta ona ayri bir paragraf acmamak olmaz. 30 yil once hippilerin kesfettigi doga harikasi bir yer. Simdilerde uyusturucu kullaniminin cok yaygin oldugu tam bir turistik mekan. Porto seguro'yu Fethiye merkez diye dusunursek buaraya "olu deniz" diyebiliriz. Merkezdeki "Bolsas" diye bilinen iskelenden kalkan basit teknelerle 5 dakikada karsiya geciliyor. Ordan da her daim hazir bekleyen dolmus ve otobuslerle merkeze ve plajlara gidiliyor.Bu is icin turlar oldugu gibi kisi kendi basina en fazla 10 YTL.lik maliyetle gidip gelebilir.
Biraz kaldigim pansiyondan bahsedeyim. Nazif Dildar isimli istanbul ve ABD de yasayan gecen senede Porto Seguro'da 7 ay kalan dostumuzun sayesinde pansiyon sahibi Elisabeth ile tanistim. 60'li yaslarda gormus gecirmis, buranin zengin ve koklu alilelerinden gelen, olagan ustu yardimsever, iyi niyetli ve guler yuzlu bir kadin. Pansiyon icin gunluk yaklasik 13 YTL. oduyorum.Cok basit ve tepesinde vantilatoru olan bir oda. Sabah kahvaltilarini odamin disindaki tropikal agaclarla dolu bahcede yapiyorum. Resimde de gordugunuz gibi hamak keyfini ihmal etmiyorum.
Ah birde sivrisinekler olmasa... Kisa adi Beth olan Elisabeth, her sabah en az bir tane taze tropikal meyveyi aksamdan masama koyuyor. Ben de durmadan supermarketten karpuz,kavun ve ananas aliyorum. Boylece sabah kahvaltilarim agirlikli olarak meyvelerden olusuyor. Donunce ne yaparim bilmiyorum. Tropikal meyve olayi basli basina bir derya. Rio da meyve sularini tanimaya calisirken simdi burda birde meyvelerin kendilerini cikti. Meyvelerden ilacdahil her turlu tatli ve yemek yapiliyor.Beslenme yonunden hic bir sikayetim yok yani. Oglen yemeklerini gene kg..ile satis yapan yada fix fiyat uygulayan restaurantlarda yiyiyorum. Burasi Rio'ya gore oldukca ucuz. Su aralar karnaval sezonu oldugu icin biraz pahallanmis durumda.
Ah birde sivrisinekler olmasa... Kisa adi Beth olan Elisabeth, her sabah en az bir tane taze tropikal meyveyi aksamdan masama koyuyor. Ben de durmadan supermarketten karpuz,kavun ve ananas aliyorum. Boylece sabah kahvaltilarim agirlikli olarak meyvelerden olusuyor. Donunce ne yaparim bilmiyorum. Tropikal meyve olayi basli basina bir derya. Rio da meyve sularini tanimaya calisirken simdi burda birde meyvelerin kendilerini cikti. Meyvelerden ilacdahil her turlu tatli ve yemek yapiliyor.Beslenme yonunden hic bir sikayetim yok yani. Oglen yemeklerini gene kg..ile satis yapan yada fix fiyat uygulayan restaurantlarda yiyiyorum. Burasi Rio'ya gore oldukca ucuz. Su aralar karnaval sezonu oldugu icin biraz pahallanmis durumda.
Butun Brezilya gibi Porto Seguro'da karnavala hazirlaniyor.2 Subatta baslayacak ve 5 gun surecek karnaval Rio gibi olmasada oldukca eglenceli gececege benziyor. Gorecegim ilk karnaval olacagi icin merakla bekliyorum.
Porto Seguro, 30 Ocak 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder